7 Şubat 2011 Pazartesi

ilk yazı

haksızlık etmiş olurdum sana ilk yazını yarına bıraksaydım. artık hayatımdasın. hayatımın ne kadarını sana ayıracağımı. ama yine de olacaksın. belki melankolinin tavan yaptığı bir gecede buluşacağız seninle, belki de beni gıcık eden güncel bir olayın hemen sonrasında. belki yine AŞK ı anlatıcam sana, belki O olmayı beceremeyenleri. güleceğiz ama yazdıklarımıza belki hemen sonrasında belki yıllar sonra. ağzımız kahkahalardan iflas edince kıçımız girecek devreye. o devralıcak ağzımızın bıraktığı yeri. kalbimiz kırılacak belki, belki de kırdığımız bir kalpten özür dileyeceğiz affedilmeyeceğimizi bile bile. dedim ya ne olacağı bilinmez. ne kadar paylaşıcam seninle yaşa(ya)madıklarımı ne kadar yazıp yazıp sileceğim. kim bilir. sadece söz veriyorum sana. sayfalarını yalanlarla kirletmeyeceğim. isminin nerden geldiğini merak edersin belki. ekrana yaklaşıp mikrofona  ismini fısıldamak isterdim ezan sesiyle ama, saat erken daha, anca geyiğini yapıyorum. benle özdeşleşen bir şey olsun dedim adın. benim parçamı taşısın ki benimseyeyim. Ondan kekemelerim koydum adını. önemli birşeyler söylemeye çalıştığımda amacıma ulaşmama engel olan yanım. Belki de susmaya bu yüzden karar verdim artık. kim bilir? neyse uzatmanın alemi yok. merhaba!

1 yorum:

  1. Suskunluklarını da konuşmaların kadar iyi bilirim diyebilir miyim bilmiyorum. Ne söylüceğini bildiğinde kekelemediğini biliyorum. Bilmediklerinin dünyasına hoşgeldin!

    YanıtlaSil